Bilişsel yeniden yapılandırma için en iyi yol, danışanın düşüncelerinden işe başlamaktır. Ona, yakın zamanda kendini suçladığı bir olay hakkında ne düşündüğünü sorun. Eleştirel içe dönük konuşması hakkında olabildiğince çok ayrıntı dinleyin ve sonra :na patolojik eleştirmen kavramını tanıtın (bkz. ikinci ve üçüncü roiümler, “Patolojik Eleştirmen” ve “Eleştirmeni Silahsızlandırma”). I/anışanı eleştirmenine bir ad takması için yüreklendirin ki, bu havramı sahiplenmeye başlasın. Bu, “zorba,” “canavar,” “mızmız,” Bay Mükemmel,” “Marsha (danışanın annesinin adı),” gibi tipik bir ad olabilir.
Eleştirmeni kişileştirmek, danışanın kendini suçlayan sesini dışarıvurmasını sağlar. Arzu edilen, danışanın bu sesi normal düşünce akışının bir parçası değil, dışarıdan gelen bir öğe olarak algılamasıdır. Bunun nedeni, dıştan geldiği algılanan bir etkenle savaşmanın daha kolay olmasıdır. Eleştiren sesi benliğin sesinden ayrıştırmak, ileride danışanın onu “ben değilim” diye reddetmesini kolaylaştırır.
Bir yandan patolojik eleştirmeni suçlayıp adlandırırken bir yandan da danışana, kendisinin “sağlıklı sesjni” tanıtabilirsiniz. Sağlıklı ses, onun gerçekçi düşünme yeteneğidir. Bu yeteneği vurgulayıp güçlendirerek onu, eleştirmene karşı çıkmaya hazırlarsınız. Sağlıklı sese verilen adlar genellikle “benim akılcı yanım,” “kabul eden yanım,” “sevecen yanım,” “sağlıklı gözeticim,” gibidir. Danışanın benlik kavramına uyan (akılcı, sevecen, ilgilenen, tarafsız gibi) bir ad seçin.
Eleştiren ses ile sağlıklı ses arasında bu ayırımı gerçekleştirdikten sonra, danışanı kendi eleştireni ile yüzleşmeye yöneltebilirsiniz. Aşağıda bazı örnek konuşmalar göreceksiniz
Terapist: Peki, yeni erkek arkadaşının seni aramasını bekleğin
halde aramayınca eleştirmenin sana ne dedi?
İlginç biri olmadığımı, onu sıktığımı ve onun benden bıktığını söyledi.
Sağlıklı ses ne diyor bu durumda?
O, görüşmemizin neşeli ve eğlenceli geçtiğini söylüyor. Aramızda hoş bir enerji vardı. Bunu hissedebiliyordum.
Başka? Sağlıklı ses beklemeni mi söylüyor, yoksa yapabileceğin başka bir şey var mı?
Yeni arkadaşıma telefon edebilirim. Böylece, onun ne hissettiğini anlamaya çalışırım.
Bir başka örnek:
Danışan: İşyerinde verilen bir görevi tamamlamakta geciktim.
Terapist: Peki, bu dumma Zorba ne dedi?
Danışan: Tembel olduğumu söyledi. Durmadan, “Tembelsin, beceriksizsin, bu gidişle hiç bir yere varamazsın,” dedi. Terapist: Acaba Zorba’yı yanıtlamak için sağlıklı sesi harekete geçirebilir misin?
Danışan: Bay Zorba’nın sesini duyuyorum yalnızca….
Terapist: Şimdi tekrar dene. Bakalım sağlıklı sesi bulup Zorba’yamisin? Sor bakalım, gerçekten tembel ve beceriksiz misin?
Şey, sağlıklı sesim diyor ki, “ Biraz oyalandın, ama sonunda işi bitirip teslim ettin. Zaten gecikmiş olmasına senden başka aldırış eden de olmadı.
Yani, Zorba beceriksizlik konusunu abarttı.
Evet. O zaten hep abartır.
Bilişsel yeniden yapılandırmada ikinci adım, danışandaki eleştiren sesin temel işlevini ortaya çıkartmaktır. (Bkz. ikinci bölüm “Eleştirmenin Pekiştirilmesi”). Eleştiren ses olumsuzluğuna karşın, bir yandan da her vakada pekiştirilir, çünkü istenilen davranışları geliştirmek, kendine güveni korumak ya da acı veren duygulan denetlemek gibi kimi olumlu işlevleri yerine getirir.
Danışanın, eleştiren sesi neden kullandığını ve bu sesin onu nasıl koruduğunu anlaması gerekir. Bu konunun nasıl görüşülebileceğine bir örnek verelim:
Terapist: Kız arkadaşınla birlikte akşam yemeğindeyken, ger
ginlik hissettiğinde eleştirmen sana ne diyordu? Danışan: Kız arkadaşın senden hoşlanmayacak. Hiçbir şey bil
miyorsun. Üstelik parasızsın, pek eğlenceli de değilsin, diyordu.
Terapist: Eleştirmen, her zaman bir gereksinimi karşılamaya
çalışır, dediğimizi anımsayacaksın. Ancak bu kez seni neye karşı koruyordu?
Danışan: Terk edilmeye karşı.
Terapist: Seni istenmeme korkusundan da koruyor olabilir mi?
Danışan: Evet.
Terapist: Nasıl?
Danışan: İstenmeyeceğimi önceden bilirsem, gerçekten isten
mediğimde fazla incinmem.
Terapist: O halde eleştiren ses, duyarlılığını azaltarak seni buna
hazırlıyordu. Kız arkadaşın senden hoşlanmazsa kendini çok kötü hissetmeyecektin, çünkü bunu bekliyor olacaktın. Bu çok sık gördüğümüz bir durum. İçindeki eleştiren sesin temel işlevlerinden biridir. Seni reddedilme korkusundan korumaktadır.
Eleştirmenin işlevini öğrenmek kimi zaman yomcu incelemele yapmayı gerektirir. Ne kadar acı verirse versin, Terapistin danışana her düşüncenin bir biçimde ödüllendirildiği için var olduğunu açıklaması gerekir. Bu nedenle, kendi kendine yapılan eleştirel saldırılar önemli bir işleve hizmet etmektedir. Danışana şöyle somlar sorun: “Bu durumda eleştirmen sana saldırıyor olmasaydı, ne hissetmeye ya da neyin farkında olmaya zorlanacaktın? Eleştirmen sana nasıl yardımcı oluyor? Bu durumda eleştirmen işin içinde olmasa neyi yapmaktan ya da yapamamaktan korkardın?” Eleştirmenin temel işlevlerinden bazılan üçüncü bölümde “Eleştirmeni Silahsızlandırma” başlığı altında sıralanmıştır. Bu bölümü kaynak alarak, danışanınıza eleştirmenin işlevlerinin farkına varmasında yardımcı olabilirsiniz.
İşlevi bir kez belirledikten sonra, eleştirmen yüzleşmeler sırasında sık sık kullanılabilir: “Yine seni, olanaksız başarı düzeylerine itsin diye eleştirmenini kullanıyorsun.” “Bak, eleştirmeninin bunu yapamayacağını, o yüzden denemeye bile gerek olmadığını söylemesine izin veriyor ve böylece başarısızlık korkunla baş etmeye çalışıyorsun.” “O kadar çok suçluluk duymamak için, eleştirmeninin seni cezalandırmasına yine izin veriyorsun.”
Eleştirmeni destekleyen öğelerin saptanması, savaşın yarı yarıya kazanılması demektir. Bununla birlikte, danışan, eleştirmenin yardımı ile karşıladığı önemli gereksinimlerini daha sağlıklı yollardan karşılayabileceğini de öğrenmelidir (Bkz. üçüncü bölüm, “Eleştirmeni Yararsız Kılma”). Başarısızlık korkusu, reddedilme korkusu, suçluluk ve benzeri duygularla baş etmenin tek yolu eleştirmeni kullanmak değildir. Yeni ve sağlıklı yollar geliştirilmelidir.
Terapist: İstenmeme ile ilgili kaygılarını azaltmanın başka bir
yolu var mı acaba? Eleştirmeni işe katmayan bir yol olabilir mi?
Var sanırım. Belki kendime, ikimizin de gergin olduğunu anımsatabilirim. İyi bir akşam geçirmek için orada olduğumuzu, bunun ötesine geçilmesi gerekmediğini düşünebilirim.
Yani, kendine bunun yalnızca bir buluşma olduğunu, kız arkadaşının yaşamını seninle geçirecek kadar seni sevmesi gerekmediğini söyleyebilirsin, öyle mi?
Evet.
Peki, düşüncelerini, bu şekilde yeni bir çerçeveye oturtmak kaygılarını hafifletiyor mu?
Sanırım hafifletiyor.